- ikibinli yılların başında - nihat genç, -bir grup gazeteci, yazar ve münevver ile- bölgeyi(halep-şam-beyrut'u "doğu konferansı" adıyla) ziyareti akabinde anlatmış idi. beyrut'ta hizbullah lideri hasan nasrallah ile görüşmüşler ve o görüşmede -bizzat kendisine- "- Allah türk ordusuna zeval vermesin ve başımızdan eksik etmesin, gölgesi bile yeter. eğer türk ordusu etkisini kaybederse, burada herkes birbirini keser-boğazlar!" diyerek, ordumuzdan sitayişle bahsetmiştir.
"amerikan-israil nameleriyle dans eden maymunlar?" o meflüç beyinlerine soksunlar ki, -vatan toprağımızı işgalden korumak için- (geç bile kalındı) ordumuz derhal müdahale edecek; "mecburdur-meftundur-mahkümdur!" it ürür-kervan yürür, o kadar..
- istiklâl harbi bitmemiştir - başımızdaki 40. yıllık terör belası ve destekçileri malumumuzdur? çanakkale de başlattığımız istiklâl harbimiz, -şanlı- medine müdafası ile sürmüş, sakarya zaferi ile taçlanmıştır.
istiklâl harbi mağlubu "domuz çobanı" - şehid çocukları üzerine - "(dölü) itini-köpeğini-maymununu!" salmış ve neticeye öyle gitmeye yeltenmiştir? nihai zafer illaki-tabiki "şüheda ahvadının"dır, onun-bunun çocuklarının değil?
boşuna havlamasınlar; "- gökten asla ve kat"a kemik yağmayacak?!."
- bu mes'ele, f. er-pagan meselesi değildir -
“eğer yoksa içimizde asil, emin ve inanan - hür ve hürmete şayan öyleyse ne biz yaşayalım ve ne de yaşasın vatan!..” (a. matar)
-basralı şair- ahmet matar merhumun "dün umuda bağlandım?" gazelinden;
(imkânsız olanları sayıp-döktükten sonra soruyor ve cevaplıyor?)
- pekiâla, şu bizim araplar biraz olsun utanır mı? -
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder