28 Ağustos 2010 Cumartesi
"Eldeki Kuş Daldaki Kuştan İyi(mi)dir?"
Ne diyorlar? “Eldeki kuş daldaki kuştan iyidir!”; yani daldaki kuşu ele geçirmek için bir şeyler yapma hazırlığına girişeceğine eline hazırdan hangi kuşu tutuşturmuşlarsa onunla yetin. Arkasından bir tehdit: Sonra elindeki kuştan da olursun ha! Dikkat etmediniz mi? Kendimiz için kötü ve aşağılık durumları kabullenmemizi bizden bekleyenler hep “gerçekçi” olmamızı öneriyorlar. Asıl yer olarak iyi ve yüce durumları kendimize yakıştırmanın “ütopyacılık” (hayalperestlik) vasfı taşıdığını vurguluyorlar. Şeytanın ordusundakiler her çağda hep bunun “altını çizdiler”. Şeytan ve ayakdaşları geçimlerini bizim, yani her toplumun çoğunluğunu teşkil eden insanların, hep dürüst olmak ve aç kalmak ya da karnını dürüstlüğü terk ederek doyurmak arasında bir tercihte bulunma mecburiyeti altında kaldığı nutkunu atarak sağlıyor. Haklıya hakkını kim teslim ederse teslimat sırasında ziyana uğrayacağından korkuyor. “Enayilik etme, dünyanın düzeleceği yok; yüksek idealler uğruna rahatını, refahını feda edeceğine yaşadığın zamanda karşına çıkan fırsatlardan istifade etmeye bak!” Şeytan bize bunu söylüyor. Böyle söylemek onun işi; çünkü şeytan bütün ideallere düşmandır. İnsandaki paçayı kurtarmak fikrinin azmanlaşarak insanın temiz ideallerinin yerini almasını ister. Şeytanın bu tutumu karşısında bizim bir karşı tavrımız var mı peki? Her sıkıntıyı eğilimlerimizin Rahmani mi, şeytani mi olduğuna aldırmadığımız müddetçe geçiştirebileceğimiz zannıyla yaşıyoruz. Nadiren de olsa elimize bir şeytan taşlama fırsatı geçtiği zaman mevki ve makamını taşları savurduğumuz yönde seçmiş olan herkes “meselenin aslı ekonomik” deyip işin içinden sıyrılıyor. Sıyrılıp da ne yapıyor? Bizim attığımız taşlar boşa gidince, onlar ekonomileri sebebiyle doğan cehennemin dibine boylu boyunca uzanıp ellerine ne geçirmişlerse onu kemiriyorlar. Kemirdikleri şeyin maddi mi, manevi mi olduğuna aldırdıkları yok. (İsmet ÖZEL - Cuma Mektupları 10'cu Kitapdan;)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)