27 Şubat 2025 Perşembe

"HERKESLE VE HİÇ KİMSESİZ (Ha bu "top"a sert gireceğum;) - 5 -"

"Türklüğü -Anayasadan- kaldıracak imiş? -bin lanetli- soysuz hımar? Ha bu eşşeği -acilen- etmeli tımar! Agop Öçalanyan tezgahından havale; Vaftiz de "Sİ(L)KSİN SENİ" Peder Gomaaar!."

23 Şubat 2025 Pazar

"HERKESLE VE HİÇ KİMSESİZ(Yalova) - 4 -"

Geçen sene başı, bir özel hastane(uzmanlar A.Ş.) -yoğun bakım ünitesin de- 13 gün yattığım şehir. -Onlarca kez- "öldüm-öldüm dirildim" ve çok kütü muameleye tabi tutuldum, resmen canıma kast ettiler? hastahane tam bir A.hitler'in "mengele - salhanesi?" Niçün bana böyle muamele ettiklerini onlar da biliyor, ben de? Vakti-zamanı var, o gün gelsin, s.k.rteceğim? (iNŞAALLAH).

21 Şubat 2025 Cuma

20 Şubat 2025 Perşembe

- AKP İLE TÜSİAT BİRBİRİNE GİRMİŞ? -

Haddizatında A(ey)K(ki)P(pi) "gayri milli (Türk-Kürt milletine azılı düşman)", vahşi kapitalist, tefeci - bezirgan sermayenin ürettiği "lanetli" bir yapı idi ve cicim ayları -en nihaye- bitince, s.ç.m ayları sert patladı!. (Hendek / AHZAB Hattı)

12 Şubat 2025 Çarşamba

"اِنَّ شَرَّ الدَّوَٓابِّ عِنْدَ اللّٰهِ الصُّمُّ الْبُكْمُ الَّذ۪ينَ لَا يَعْقِلُونَ" (-Allah katında, yeryüzündeki canlıların en "ŞERLİSİ", aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir)

"Kur’an Penceresinden Özgürlük ve İsyan" (Prof. Dr. Yaşar Nuri ÖZTÜRK) İslam dünyasının Kur'an’a kötülüğü, Cahiliye şirkinin kötülüğünden çok daha büyüktür. İslam dünyasındaki siyaset ve saltanat kodamanları çok iyi biliyorlar ki, Kur'an mesajı, esasında olduğu gibi hayata geçirilirse sürdürdükleri saltanat yerle bir olur. Bunun içindir ki bu saltanat kurtları çeşitli oyunlarla tezgâhlar kurup Kur'an’ın mesajını işlemez hale getiriyor, o mesajları birtakım şeytanî oyunlarla hayatın dışına itiyorlar. İşte bu, Mekke müşriklerinin yaptıklarından çok daha vahim, çok daha yıkıcı, çok daha namert bir tavırdır. Mekke müşrikleri Kur'an'a ve Muhammed'e açıkça düşman olduklarını söyleyerek Kur’an'ı dışlıyorlardı; bugünkü İslam dünyası ise Kur'an'a ve Muhammed’e iman ettiğini söyleyerek Kufarîı dışlıyor. Evet, İslam dünyası, Kur’an'ı tutuyor, hem de başlar üstünde tutuyor ama sadece kâğıtları ve kılıflarıyla tutuyor, hükümleriyle değil. İslam dünyasının Kur’an’la münasebetinin şu cümle ile özetlenebileceği kanısındayız: "Kâğıtları ve kılıfları baş üstüne, hükümleri ayak altına!” Kur'an, sözde İslam dünyasının neler yaptığını, müstahak olduğu perişanlığın gerekçelerini göstermektedir. Kur'an, mücrim duruma gelmiş İslam dünyasına elbette ki Müslim muamelesi yapmayacaktır.
-DİNCİ - DİNSİZLİK;- Hiçbir korumacılık,tarafçılık, ikiyüzlülük yapmadan. Dinci dinsizlik kavramının kullanıldığı sure Maun Suresi’dir. Kur’an burada, muntazam namaz kılan yani görüntü ve resmiyet itibariyle ‘mükemmel’ sayılan bazı insanların bazı kötülükleri yüzünden dinsiz-imansız inkarcılar olduğunu, bu örtülü dinsizlerin namazlarıyla bile lanetlendiklerini bildirmektedir. Maun Suresi’nin insanlık dünyasına tanıttığı dinci dinsizliğin temel göstergeleri de sarsıcı birer ibret dersi taşımaktadır ve şunlardır: 1. Yetimi yoksulu itip kakmak, yoksulların toplumsal servetten pay almalarını özendirmemek yani paylaşımı engelleyerek kitlelerin sefaletine sebep olmak. Bugünkü dile çevirirsek, sosyal devleti yok etmek veya işlemez hale getirmek. 2. Bütün bu kötülükleri yaparken bir yandan da muntazam namaz kılmak, 3. Riyakârlık yani ikiyüzlülük yapmak, 4. Kamu hak ve imkânlarının gitmeleri gereken yere ulaşmalarına bir biçimde engel olmak. Bu engel olma o imkânları çalıp çırpmak şeklinde olabileceği gibi, çalıp çırpanlara seyirci kalmak şeklinde de olabilir. Maun Suresi bu iki şeklin her ikisini de lanetliyor. Kur’an, ‘dinci dinsiz’ tiplere, Müslüman muamelesi değil, müşrik muamelesi yapıyor. Çünkü dinci dinsiz tip, mümin sıfatını kaybetmekle kalmamış, şirkin en namert şekli olan riya şirkine batmıştır. Böyle birisi, kâfir olma şansına da sahip değildir. Çünkü o, inanç kimliklerinin en kötüsünü taşıyan müraî (riyakârlığı din diye pazarlayan) tiptir. Günümüz Türkiyesinin su başları bu tiplerle doludur. Ve Türkiye’nin en büyük felaketi de budur. Dinci dinsizliğin üç saltanat dönemi Dinci dinsizliğin dinler tarihi boyunca üç büyük saltanat dönemine tanık olmaktayız: 1. Emevî dinci dinsizliğinin saltanatı, 2. Engizisyon dinci dinsizliğinin saltanatı, 3. Anadolu dinci dinsizliğinin saltanatı. Bir tarih terimi olarak engizisyon, din adına saltanat kurmuş binlerinin güdümündeki mahkemeleri ve bunları kotaran çıkarcı Allahsızların zulümlerini ifade etmek için kullanılır.

5 Şubat 2025 Çarşamba

"HERKESLE VE HİÇ KİMSESİZ" - 3 -

"FRAVUN-SAHİRLERİ, OFLİ İBLİS VE -YANCISI- PÜSKÜLLÜ BELA" Sıra sizde, BİLESİİİZ!. (Ahzab Hattı / HENDEK)

"HERKESLE VE HİÇ KİMSESİZ" - 2 -

Ben ki "Aziz Türk-Kürt" milletinin en aciz ferdi olarak "Müstakil belediye başkan adayı" olup, "çamur ittifakı mel'anetini" sikertip atmışım, Ahzap hattın da!. Birde "önceki belediye başkanı" deyu ilan vermiyor mu, kabileci-haşlak!. Yürüüü, bre 'ENSE TRAŞIN GÖREM!.'

1 Şubat 2025 Cumartesi

"HERKESLE VE HİÇ KİMSESİZ"

YALNIZLARIN TÜRKÜSÜ Sonsuzun rahminde yaşayan Sonsuzluk eriyim. Ey eğilmez başımı okşayan! Ben o öksüzlerden biriyim! Elinde kuru bir kamıştır bu benlik, Senden başkasına duymam yârenlik. Bükülmez bilektir adım, Zapt edilmeyen mızrak. Yalnız kendimedir feryadım, Gönlük pâk, yüzüm berrak. Üflediğin kamış olmak ne güzel! Ey zaptu raptı tanımayan el! Senden gayra dik başlıyım, Çatık kaşlıyım; Sert ve serseri, Ne ileri ne geri. Tunç yüzlü, kor gözlü adamım ben; Üstümde tutmadım hiçbir eli, Özgürlük gibi deli, Sarp kayalardan inen sular gibi heybetli, Çığlık gibi gür sesli Ve bereketli. Aşkım yalnız sana, Tanık ol bana! Ey kara günlerin ak dostu sevgili! Ey ölümsüzlüğümün kefili! (Yaşar Nuri ÖZTÜRK -Rahimehullah-)
"Hayatımın en büyük eserlerinden biri olan ‘Kurtuluş Savaşı’nın Kur’ani Boyutları" adlı üç çalışmanın kısa bir özeti; 80 yıldır sorulmayan ve sorulmadığı için başımıza bin türlü dert açan hayati soru şudur: İslam mirasıyla Atatürk mirası, bizim daha çok kullandığımız ifadayle, Muhammedi mirasla Mustafa Kemal mirası arasında bir çelişme var mıdır? Elinizdeki eser bu soruya "Hayır, yoktur" cevabını veren ve bu dinsel ve tarihsel belgelerle ispatlayan ilk eserdir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni, Kelime-i Şehadet düşmanı haçlı kodamanlar ile işbirliği halinde çökertmeye çalışan dinci ve dinsiz ekipler, bu başarılarını asla kendi zekalarıyla elde etmediler. Onların çapları buna yetmez. Onların iki büyük güç kaynağı oldu: 1. Haçlı seferlerinin Atatürk mirasını ve Türkiye Cumnhuriyeti’ni tahrip için verdikleri her türlü destek, 2. Cumhuriyetin ve Atatürk’ün savunucusu olduklarını söyleyenlerin yetersizlikleri, basiretsizlikleri ve yer yer ahmaklılkları. Mısır’ın en büyük İslam bilginlerinden müfessir Ferit Vecdi ve müfessir Tantavi’ye göre, Türk Kurtuluş Savaşı tarihin en büyük mucizelerinden biridir ve bu yapısıyla, peygamberler tarihinin olağanüstü eylemleri arasında sayılmalıdır. Kur’anın tek düşmanı vardır. Zulüm. Müdafaa-i Hukuk’un da tek düşmanı olmuştur. Zulüm. Müdafaa-i hukuk tabirin bizzat kendisi, zulme karşıtlığın açık ifadesidir. Anadolu’nun kurtuluş ve aydınlanma mücadelesinde savaşın hedefi ve gerekçesi olarak ırk, para, bölge, renk ve hatta din gösterilmiştir. Tek gerekçe hukuktur, hukukun müdafaasıdır. Kur’an, saldırı savaşına izin vermez. Din yaymak için de savaşa izin verilmemiştir. Tek gerekçe, zulme uğramaktır. Zulüm varsa, savaş bir insanlık borcu haline gelir. Bu insanlık borçundan kaçılmaz. Kaçanlar onursuz-şerefsiz olur. Müdafaa-i Hukuk zihniyetinin savaş anlayışı işte budur. Müdafaa-i Hukuk, her şeyden önce, Anadolu halklarının bağımsızlık ve kurtuluş savaşlarının ideolojisidir. Ama o aynı zamanda Anadolu aydınlanma devrimlerinin de yaratıcı ideolojisidir. Dahası var: Müdafaa-i Hukuk, bütün Müslüman dünyanın aydınlanma çığırının da yaratıcı öncüsüdür."