21 Nisan 2010 Çarşamba
"SUS PAYI HİSSEDARLIĞINDAN ÇANAK YALAYICILIĞINA!"
“Türkiye’yi Peygamberlerin varislerine düşmanlık gösterilmesini bir ilerleme yolu olarak benimsemiş insanların belirleyici kararları aldıkları bir ülke olması hasebiyle karanlığın en koyulaştığı ülke saymamız gerekiyor. Türkiye’deki son yedi-sekiz yılda yürürlüğe giren değişme sebebiyle düşünce hayatı diye bir şeyden bahsetmek imkansız hale geldi. Türkiye, tarihini defalarca inkar etmeyi marifet sayanların göbek attıkları, omuz titrettikleri, kalça salladıkları bir ülke. Onlar göbek attıkça omuz titrettikçe, kalça salladıkça üzerlerine para iliştirildiğini ve bu işleri ne çok ve ne derecede dikkat çekici tarzda yaparlarsa iliştirilen para miktarının artacağını biliyorlar. Türkiye’de Peygamberlerin varisi olmak suretiyle bir paye kazanmaktan kaçan, korkan, rahatsız olan insanlar yaşamaktadır. Bir taraf İslam düşmanlığı yaparak sermayeyle arasını uyuştururken diğer taraf İslam düşmanlarına karşı çıkmamanın sağladığı primle sermayeden lütuf bekliyor. Türkiye’de hem sermayeyle akrabalığı şeref sayanlar ve hem de sermaye tarafından taltif edilmeyi bekleyenler müştereken bir çığır açtılar. Yeni çığır sermayenin yerli veya yabancı olarak ayrıma tabi tutulmasından kaçınmaya ruhsat veriyor. Çıkarlarını güvence altına almayı Türkiye’yi boyunduruk altında tutmak isteyenlere hizmette görenlerin iktidarına itiraz etmiyoruz. Çünkü onların iktidarı vartayı atlamamızı sağlayacak. Her alanda varta atlatma telaşıyla rıza gösterilen kısa görüşlülük çözümsüzlüğün ömrünü kırk yıl, seksen yıl, iki yüz seksen yıl uzattı. Temdit neye mal oldu? Çözümsüzlüğün faturası kime çıktı? Bu sorulara cevap verecek babayiğit ortalıkta yok. Zaten Türkiye’de babayiğitliğin, her türden yiğitliğin modası geçti. Türk milletinin başına gelen belaları kendi keselerini şişkin kılacak derecedeki kara dönüştürenlerin modası geçmiyor.”(Cuma Mektuplarından; İsmet Özel-Hafizehullah)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder