19 Aralık 2016 Pazartesi

FAHİŞENİN DÜZEYİ Mİ, RAHİBENİN SEVİYESİ Mİ?


"Türk hayatı üç aşağı, beş yukarı bir sanat hayatıdır. Türk hayatının bekçiliğini bir burçta Baki Efendi, öbür uçta Karacaoğlan yapmıştır. Bu demektir ki, kendi topraklarında şekil ve renk kazanan Türk varlığı tercihlerinde tutturduğu seviyeyi dilinde ve diliyle yansıttı. Nece konuştuk biz Türkler? Halen nece konuşuyoruz? Okumakta bulunduğunuz yazının başlığında mezkûr sualde aynı kavramı işaret etmek kastıyla zikredilen iki kelimeden hangisi bizimdir? Düzey mi, seviye mi? Biz “biz” isek birimizin konuştuğu her şey yekdiğerimizde işe yarar bir hacim kazanmalı veya yekdiğerimizin hacminde işe yarar bir yer tutmalıdır. Yaramazlığı hoş görmemiz mümkündür; ama bu yaramazlığa taraftar olduğumuz anlamına gelmez. Tarafında olduğumuz mânâ müşterekliğidir.     

Bu yüzden hiç kimsenin gayr-i müslim dünya söz konusu olduğunda bu dünyanın öncelikle anti-Türk karaktere büründüğü gerçeğine dirsek çevirip itikadî kemali fark etmesine imkân yoktur. Ekmeğini küfre hâkimiyet hakkı tanıyarak yiyenler şimdiye kadar bu seviyesizlikleri sebebiyle kendilerince bir düzey tutturma oyunu başlattı. Bu oyuna galibiyet açlığı hisseden herkes girdi. Oyunu kuranlar İkinci Meşrutiyet’le müsavat isteyip aradıkları eşitliğe AKP vasıtasıyla kavuştu. İşte bu vetire içinde hiçbir meseleyi halletme kabiliyeti taşımayan cenabetlerin bütün sorunların çözümünü bulduğu bir Türkiye’de yaşar hale geldik. Bu yamuk Türkiye’nin taş çatlasa altı yıllık ömrü kaldı. Selçuklu saltanatından bu güne Türklüğün hiçbir meselesi halledilemedi. Zira Kur’an-ı Kerîm’in nüzul sebebine akıl erdirme niyeti gösteren bir tane olsun Allah’ın kulu çıkmadı. Türk topraklarında yaşayanların bindiği tahterevalli ne fahişenin düzeyinde, ne de rahibenin seviyesinde kaldı. İndi çıktı oyunundan başını alamayan zevat yüzünden Türk toprakları hüviyetine kavuşmuş Diyar-ı Rum’da Cumhuriyet ilân edilmesinin Ümmet-i Muhammet’in ikinci Hicret’i olduğu bilinemedi. Fahişenin düzeyiyle rahibenin seviyesi arasında yapılan tercih Türk tercihi değildir. Kâfirlerin müsaade ettiği kadar Müslümanlık… Mü’minler asla böyle bir Müslümanlığa rıza gösterenlerin seviyesinde değildir. Hiçbir çağda olmamıştır."

(İsmet Özel, 16 Aralık 2016)

Yazının tamamı; http://www.istiklalmarsidernegi.org.tr/Yazi.aspx?YID=1284&KID=62

Hiç yorum yok: