Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd,
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!
Diyor ecdâdımız makberlerinden: “Ey sefîl ahfâd ,
Niçin binlerce ma’sûm öldürürken her gelen cellâd,
Hurûş etmezdi, mezbûhâne olsun, kimseden feryâd?
Yüz milyon ahâlî üç şakînin böyle mahkûmu
Olup çeksin hükûmet nâmına bir bâr-ı meş’ûmu !
Utanmaz mıydınız, bir saysalar zâlimle mazlûmu?
Siz, ey insanlık isti’dâdının dünyâda mahrûmu,
Semâlardan da yüksek tuttunuz bir zıll-i mevhûmu!”
O birkaç hayme halkından cihangîrâne bir devlet
Çıkarmış, bir zaman dünyâyı lerzân eylemiş millet;
Zaman gelsin de görsün böyle dünyâlar kadar zillet,
Otuz üç yıl devam etsin başından gitmesin nekbet ...
Bu bir ibrettir amma olmayaydık böyle biz ibret!
Semâ-peymâ iken râyâtımız tuttun zelîl ettin;
Mefâhir bekleyen âbâdan evlâdı hacîl ettin;
Ne âlî kavm idik; hayfâ ki sen geldin sefil ettin;
Bütün ümmîd-i istikbâli artık müstahîl ettin;
Rezîl olduk... Sen ey kâbûs-i hûnî, sen rezîl ettin!
Hamiyyet gamz eden bir pâk alın her kimde gördünse,
'Bu bir cânî!' dedin sürdün-ya mahkûm eyledin hapse.
Müvekkel eyleyip câsûsu her vicdâna, her hisse,
Düşürdün milletin en kahraman evlâdını ye’se...
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblîs’e!
Değil kâbûsun artık, devr-i devlet intibâhındır.
Gel ey nâzende hürriyet ki canlar ferş-i râhındır.
Emindir mevki’in: En pâk vicdanlar penâhındır.
Serâpâ mülk-i Türk müeyyed taht-gâhındır
Serîr-ârâ-yı ikbâl ol ki; bir millet sipâhındır .
* * *

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder