Türkiye’deki İslami hareket onu anlamamış mıdır? İsmet Özel kendini anlatamamış mıdır? Veya İsmet Özel’in böyle bir sorunu hiç olmuş mudur? Şüphesiz bu ve benzeri sorulara, İsmet Özel okurları, onun eserlerinde değişik şekillerde cevap bulmuştur. Meselemiz aslında bu değil.
İsmet Özel’in okurları (onu anlayamayanlar bile) onu neden sevmiş, ona neden her zaman saygı duymuştur? Son eseri “Çenebazlık”ı okurken bir daha düşündüm bu sorunun cevabını. Aslında yıllardır bildiğim bir cevabın giderek daha da netleştiğini gördüm. Halkın Dostları dergisinde Ahmed Arif’e cevaben yazdığı bir yazıda bakın neler diyor üstat:
“Ahmed Arif ilk sayımızda yer alan bildiriye imza atmaktan çekindiğimi söylemeyi nedense gerekli görmüş. Açık sözlülükten, giderek dürüstlükten uzaklık anlamını içerebilen bu ağır suçlama, dilerim ki bir dil sürçmesidir. Önce, derginin kurucuları bellidir. Bir derginin çıkış bildirisinin de kurucuları tarafından imzalanmış olduğunun keşfedilmesi güç olmasa gerek.(…) Hiç yoktan korkaklık ya da içtensizlik suçlamasına girişmek yoldaşça bir tutum değildir. (…) Halkın Dostları’nın “inkârcılığı” dillere destan olduğuna göre bu yazarların tavırları ancak “restimizi görmek” biçiminde yorumlanabilir. Bana kalırsa “As”lar beş tanedir, ama ayakkabısından kâğıt çekenin kim olduğunu zaman gösterecek.”
Bu satırlar, 1971 yılında yazılmış. Yani üstat yirmi yedi yaşlarındadır. Yirmi yedi yaşında bir gencin, dönemin en önemli şairlerine karşı duruşu, biçimi, özgüveni sizce de dikkat çekici değil mi?
Peki, ne anlatmaya çalışıyorum?
İsmet Özel bu ülkenin Müslümanlarına her şeyden önce “güven duygusu” aşılamıştır bence. Bakın şu mısralara:
“Ağlamadandillerim dolaşmadanyumruğum çözülmeden gecenin karşısındaşafaktan utanmayıp utandırmadan aşkıüzerime yüreğimden başka muska takmadankonuşmak istiyorum.” Bu mısralar yıllardır niçin yüreğimize iliştirilmiş bir muska gibi dilimizdedir? Ben bunun şiirde bulunan, yıllardır arayıp da bulamadığımız özgüven duygusu olarak değerlendiriyorum. Hani ona kendini beğenmiş, burnu havada, muhatabını önemsemeyen tavırları var, diyorlar ya. Anlatmak istediğim tam da bu işte. O bize “Ey Müslümanlığı (Türklüğü) dert edinen insanlar siz de biraz benim gibi olun” diyor belki de. Politikacısından iş adamına, öğretmeninden doktoruna “İslamcıyım” diyen insanların alnındaki suçluluk (?) duygusu zamanla nasıl da iğrenç bir aşağılık duygusuna dönüşmektedir. Suçluluk ve savunma psikolojisiyle nasıl da en büyük imkânımız olan “İmanımızdan” utanır hale geliyoruz, değil mi?
“Türküm ama Müslüman değilim” diyen adam, gözlem altına alınması gereken bir insandır. Bunun aklî dengesi yoktur. Ama “Ben Müslüman’ım ama Türk değilim.” diyebilirdi. “Ben Müslüman’ım ama Türk değilim dediği zaman, benim arkamda Irak’ı işgal eden kuvvetler var.” demiş olur.” İşte her Müslüman’ın cesur bir dille ifade etmesi gereken keskin gerçekler…Peki, Türkiyeli Müslümanlar, İsmet Özel’i anlayamamış mıdır? Yıllardır hep konuşulan bir mevzu. Bu düşünceye katılmadığımı da açık ve kesin bir dille ifade etmek isterim. İsmet Özel’in çığlığı büyük bir boşlukta yankılanmaktadır. Bu çığlığı, elbette bir gün hepimiz ilk günkü tizliğiyle duyacağız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder