"Osmanlı döneminde yeniçeri askerleri gece yarısı adamın birini yatırmış, dövüyorlarmış. Adam da feryad-ı figan ederek avazı çıktığı kadar başırıyormuş:"-Beni kurtaracak ümmet-i Muhammed yok mu?" diye. Birisi pencereden perdeyi hafiften aralıyarak:"-Var ama gelemez" demiş. "Türksüz İslam" denilince akla gelen hadisattan biri de bu darb-ı mesel oldu. Bundan önceki toplantıların birin de bir arkadaş; "Türk delikanlı Müslüman'dır!" demişti. Yani "O" durumdan vazife çıkarır, insiyatif kullanır. En azından hiç bir şey yapamıyorsa gider o mazlumun yiyeceği dayaktan pay alır. 1918'de bu topraklar işgal edildiği zaman burada ki "Millet" insiyatif kullanmıştır. Devlet teslim olmasına rağmen Millet teslim olmamıştır, durumdan vazife çıkarmıştır. Gaziantep-fransız çete harbinde savaşan çete reislerinden bir Mücahid: Bakıyor ki gün boyu çatışma olmuyor. Akşama kadar silah sesi duyulmuyor. Akşam olunca şimdi bu "küffar" burada rahat mı uyuyacak? deyip. Eline bir bomba alıp sürünerek o tarafa yaklaşıyor düşman safında patlatıyor. Oradan silahlar patlıyor, sonra sürünerek kendi safına geliyor, artık onlar uyuyamayacak deyip kendi yatıp uyuyor."
"Türkler tarih sahnesinde iken gavur rahat uyuyamazdı ama şimdi rahat uyuyor, hatta ninni bile söyleyenler var rahat uyusun diye."
"Burada mevzu bahis edilen "Türklüğün" (Török-töresi olanın): Müslümanlık dahilin de "Numune-i İmtisal" olup, "gavura maskaralığı" reddeden kişiliği temsil ettiği anlaşılmalıdır. Yani kasd "Alamet-i Farıkası" olan kişiliğedir. Türk'ün en belirgin alamet-i farıkasın'dan biri: "kafirin sözünü tutmamak, hükmünü ve tavsiyesini reddetmek" Diğeri ise; "kafire söz dinletmek ve hükmünü geçirmektir."
"Türklükten ve Türkiye'den bahsetmenin dünyayı baskısı altında tutan "küfür hükümranlığın'dan" kurtulma imkanını dile getirmek olduğunu bilip, takdir edebilmek "çok büyük ehemmiyete haiz" bir mes'eledir. "Türk Milleti" kendisinin aşağı durumda hissettirilmesine asla müsaade etmeyecek, müsamaha göstermeyecektir."
"Türkiye'nin komşularıyla sıfır sorunlu olması programıyla iktidarlarını yürütenlerin; iktidarlarını Türkiye'nin yok olması pahasına elde tuttukları gerçeğine maruz kaldığımız bilinmelidir. Haddi zatında 8. senedir Türkiye de bir "amerikanizm diktatörlüğünün" ceremesi çekiliyor, bunun devamını istememiz için bir "zorlama-mecburiyet" yürürlüğe konulmak isteniyor. Helal ile haram arasındaki belirgin çizgiyi bulanıklaştıran, nazar-ı itibara almayan bu "nifak yobazı güruhun" oyunu-tertibi il'a nihaye bozulacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."
"Bu minval üzre; avrupa birliğine girmenin (orada ki demokrasi ve insan hakları standardına ulaşmayı hayal etmenin) Türkiye'nin bir hedefi olduğunu söylemek, -eğer zeka geriliği değilse- sefil bir kafir ajanlığıdır. Bu "sefihler" ya -papalığın ve dünya kiliseler birliğinin- niyetlerini esasen benimsemiş birileridir, veyahut dünyadan ve hayattan hiçbir şey anlamayan ahmaklar sürüsüdür."
"Türklüğün "fitnenin intibahına" karşı giriştiği "kontra-mukabele" ve "tahkimata" gösterilen "ahmakça-şuursuzca" tepkilerin sebebini; "amerikanizm vizeli islamcılığın" ürettiği "saltanat heveslilerinin" icraatlarından memnun ve mesrur olunmasın da aramalıdır. Bu bedbahtların tercihleri; "-tasmalı da olsa- kafirin sultası altında" ama "karınları tok olarak" yaşamaktır. "TÜRK" böylesi bir haysiyetsizliğe, hor, hakir ve zelil kılınmaya asla razı olmamıştır-olmayacaktır."
"Erbab-ı Kemali çekemez nakıs olanlar.
Rencide olur dide-i huffaş (yarasa tabiatlılar) Ziya'dan!"
(Bu yazı; İ.M.D'nin konferans ve dokümanların'dan istifaden hazırlanmıştır.)
"Türkler tarih sahnesinde iken gavur rahat uyuyamazdı ama şimdi rahat uyuyor, hatta ninni bile söyleyenler var rahat uyusun diye."
"Burada mevzu bahis edilen "Türklüğün" (Török-töresi olanın): Müslümanlık dahilin de "Numune-i İmtisal" olup, "gavura maskaralığı" reddeden kişiliği temsil ettiği anlaşılmalıdır. Yani kasd "Alamet-i Farıkası" olan kişiliğedir. Türk'ün en belirgin alamet-i farıkasın'dan biri: "kafirin sözünü tutmamak, hükmünü ve tavsiyesini reddetmek" Diğeri ise; "kafire söz dinletmek ve hükmünü geçirmektir."
"Türklükten ve Türkiye'den bahsetmenin dünyayı baskısı altında tutan "küfür hükümranlığın'dan" kurtulma imkanını dile getirmek olduğunu bilip, takdir edebilmek "çok büyük ehemmiyete haiz" bir mes'eledir. "Türk Milleti" kendisinin aşağı durumda hissettirilmesine asla müsaade etmeyecek, müsamaha göstermeyecektir."
"Türkiye'nin komşularıyla sıfır sorunlu olması programıyla iktidarlarını yürütenlerin; iktidarlarını Türkiye'nin yok olması pahasına elde tuttukları gerçeğine maruz kaldığımız bilinmelidir. Haddi zatında 8. senedir Türkiye de bir "amerikanizm diktatörlüğünün" ceremesi çekiliyor, bunun devamını istememiz için bir "zorlama-mecburiyet" yürürlüğe konulmak isteniyor. Helal ile haram arasındaki belirgin çizgiyi bulanıklaştıran, nazar-ı itibara almayan bu "nifak yobazı güruhun" oyunu-tertibi il'a nihaye bozulacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."
"Bu minval üzre; avrupa birliğine girmenin (orada ki demokrasi ve insan hakları standardına ulaşmayı hayal etmenin) Türkiye'nin bir hedefi olduğunu söylemek, -eğer zeka geriliği değilse- sefil bir kafir ajanlığıdır. Bu "sefihler" ya -papalığın ve dünya kiliseler birliğinin- niyetlerini esasen benimsemiş birileridir, veyahut dünyadan ve hayattan hiçbir şey anlamayan ahmaklar sürüsüdür."
"Türklüğün "fitnenin intibahına" karşı giriştiği "kontra-mukabele" ve "tahkimata" gösterilen "ahmakça-şuursuzca" tepkilerin sebebini; "amerikanizm vizeli islamcılığın" ürettiği "saltanat heveslilerinin" icraatlarından memnun ve mesrur olunmasın da aramalıdır. Bu bedbahtların tercihleri; "-tasmalı da olsa- kafirin sultası altında" ama "karınları tok olarak" yaşamaktır. "TÜRK" böylesi bir haysiyetsizliğe, hor, hakir ve zelil kılınmaya asla razı olmamıştır-olmayacaktır."
"Erbab-ı Kemali çekemez nakıs olanlar.
Rencide olur dide-i huffaş (yarasa tabiatlılar) Ziya'dan!"
(Bu yazı; İ.M.D'nin konferans ve dokümanların'dan istifaden hazırlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder