29 Mart 2011 Salı

"Bir Kimse'nin Himmeti (Gayreti) Milleti İse; "O" Tek Başına Millettir" -2-

"Ey Peygamber (s.a.v.), Allah'tan büyük bir lutfa erdirileceklerini Mü'minlere müjdele." (Ahzap:47) "İslam budur" iddiasıyla ortaya çıkanların hiçbiri bunu söylemiyor. "Ey Müslümanlar, Allah sizi bir lutfa erdirecektir, siz onun için Müslümansınız." demiyor İslam'ı anlatmaya heves eden insanlar. Ama "İstiklal Marşı" diyor. "Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın"...

"Kafirlere ve münafıklara boyun eğme." (Ahzap:48) İslam'ı bugün bize anlatanların hiçbiri bunu söylemiyor, hiçbiri. "Kafirlere ve münafıklara, onların ehliyetlerine aldırma" demiyor. Tam tersine, "Ekonomik durum bozulursa işler yattı." diyorlar. "EĞER YÜZ ÇEVİRİRLERSE, SEN DE Kİ: ALLAH BANA YETER! O'NDAN BAŞKA HİÇBİR İLAH YOKTUR! BEN ANCAK O'NA TEVEKKÜL ETTİM, DAYANDIM. O ÇOK BÜYÜK OLAN ARŞ'IN DA RABBİDİR!" (Tevbe:129)

"Yukarı'daki Ayet-i Kerimeler de Rasulullah'ın (s.a.v.) risaletinin mahiyeti hakkında izahat vardır. Yani şahid olunacak bir şey gerekiyor, verilen bir müjde var ve bir tenzir edilme durumu var. Çok kestirme bir ifade kullanılacak olursa, bunu Sünnet-i Seniyyeden öğrenmek çok kolaydır. İslam düzeni olmadan İslam olmaz. Bizi sadece Yahudilikten ve Hıristiyanlıktan değil, Budistlikten, Brahmanlıktan, Şamanlıktan, Taoculuktan, her şeyden ayıran budur. Bizim Müslüman olarak itikadımız her şeyi ihata eder, bir şeyleri dışarıda bırakmaz. Müslüman olmak, bütün bir hayat sahibi olmak demektir. Onun içim birilerinin emri altında Müslüman diye bir şey olamaz. Müslüman olsa olsa ancak emir veren olabilir. Emre itaat edenlerin, Emir'ül - Mü'minini diyoruz değil mi? Emir, Mü'minlerin Emiri; emir'ül müslimin demiyoruz. Bu işin aslını bünyesinde barındıranların emiri o. Mü'minlerle yapacak yapacağı işi, müslimlerle değil. Yani bir İslam hayat tarzı ve hukuku olmaksızın İslami bir hayat devam ettirmenin imkanı yoktur. Bu aslında bizim için doğrudan doğruya böyledir. Yani biz Türkiye'de yaşayan insanlar olarak "münafıklar ve kafirler" tarafından ifsad edilmiş insanlarız.

"Haddi zatında Osmanlı vatansız, milletsiz bir devletti. Milleti de vatanı da yoktu. Osmanlı yıkılınca milletin kim olduğu, vatanın neresi olduğu Osmanlı tarafından değil de "Millet" tarafından tekrar tayin edildi. Ama son zamanında "Osmanlının Türksüz İslam'ı" kendisini kendi eliyle yaktı. Bu daha sonra Türkiye'de Cumhuriyet'ten sonra Türk olmayanlara örnek oldu. Bugün Türkiye'de Müslüman olduğunu söyleyip Türk olmadığını, kesinlikle Türk olmadığını söyleyen bir sürü grup, cemaat, etnik yapı ortaya çıktı. Bu Osmanlıdan kalan bir şey, zihniyet. Osmanlı da Türksüz İsam'ı savunuyordu. Ama İstiklal Harbi'nde bu toprakları "Türk'lü İslam'ın" savunduğu ortaya cıkınca Türksüz İslam'ı savunanlar hayal kırıklığına uğradı. Demek ki Türsüz İslam kimin işine yarıyorsa kafirlerin ve münafıkların istediği islam ona (kafire ve münafığa) hizmet ediyor. Mesela; Pakistan'da ve Hindistan'daki İslamiyet İngilizlere ve Avrupa'dan gelen sömürgecilere herhangi bir güç, mukavemet gösteremedi. Çünkü orada İslam'ın gazayla savunulacağı fikri henüz kavranmamıştı. Orada insanlar hala eski gelenekleriyle İslam'ın sentezini yapmaya çalışıyorlardı. Orda kafirlerin ilerlemesi çok zor olmadı. Ama bu topraklarda öyle olmadı, çünkü bu topraklarda İslamiyet sadece gazayla savunulan bir şey olarak kavrandı. Kültürel, itikadi vs. bir zenginlik olarak kavranılmadı. Bugün tam tersi olduğu savunulmaktadır. Türkiye'de bunun bayiliğini yapan bir sürü insan türedi. Kafirlerle çatışmayacaksın veya aklının ucundan bile geçirmeyecek; maksimum seviyede anlaşma, uzlaşma yoluna gideceksin. Bunun kimin lehine kimin aleyhine olduğu iyice ortaya çıktı. Türkiye'de kafirleri çağıran, Türk olmayan Müslümanlar türedi."

(İ.M.D'nin "Türksüz İslam Kimin Neyi?" Konferans notlarından istifaden hazırlanmıştır;)

Hiç yorum yok: